YÜKLENİYOR
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’li Belediye Başkanları Çalıştayı’nın açılışında yaptığı konuşmada CHP’li belediyelerin siyasi iktidarın yapamadığını yaptığını belirterek şunları söyledi:
“Türkiye tarihine önemli bir not düşüyoruz. Bütün baskılara ve engellemelere rağmen çok önemli bir not düşüyoruz. Onların yapamadığını, iktidar olarak ellerinde devasa bir bütçe olmasına rağmen yapamadıklarını siz, mütevazı bütçelerinizle hayata geçiriyorsunuz. Onlar devasa bütçeleri dolayısıyla halka hesap veremezken siz, mütevazı bütçelerinizle her kuruşun hesabını millete veriyorsunuz.
Değerli belediye başkanı arkadaşlarım, görüştüğüm herkese şunu söylüyorum: Bizim, ülkeyi nasıl kaliteli ve nitelikli yöneteceğimizi görmek istiyorsanız, belediye başkanlarımızın uygulamalarına bakın. Her bir belediye başkanımız kendi bölgesinde, beldesinde, ilinde, ilçesinde bütün engellemelere rağmen başarılı bir performans sergiliyor. Biz, bu performansı Türkiye genelinde, genel yönetim olarak sergilemek istiyoruz diyorum. O zaman, içlerine biraz su serpiliyor. Çözümsüzlüğün olmadığını, çözümün olduğunu görüyorlar.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde devlet hiçbir zaman bir kişiye teslim edilmedi. Devlet, bir kişinin iki dudağı arasından çıkacak bir söze, bir cümleye teslim edilmedi. Var olan sistem Türkiye’yi bu hâle getirdi. O zaman yapmamız gereken, geniş bir kucaklaşmayı ve helalleşmeyi bu topraklarda hayata geçirmektir. Eski kavgalardan arınarak, daha güzel, güvenli ve hepimizin memnun olacağı bir geleceğe toplumu hazırlamaktır. Bu, bizim görevimizdir.
Belediye başkanı arkadaşlarım önlerine engel çıkarıldığını biliyor, biz de biliyoruz. Bu engellerin bazılarının yasadışı olduğunu ben de biliyorum, onlar da biliyorlar. Ama çok güzel bir şey yapıyorsunuz. Şikâyet etmeden o engelleri aşıyorsunuz. Bu davranış, şikâyete sığınma değil, topluma hizmet yolunda kararlılığınızı gösteriyor. Çok önemli bir adım attığınızın bilmem farkında mısınız? Şikâyet etmiyoruz, ama engeli aşmasını biliyoruz ve kararlıyız. O zaman, bulunduğunuz beldedeki topluma güven veriyorsunuz. Şikâyetin arkasına saklanmak aslında biraz beceriksizliktir.
Bu toplantıyı Kayseri’de yapıyoruz. Dikkat buyurunuz, bir tek belediye başkanımızın olmadığı ilde yapıyoruz. Dün, belediye başkanı arkadaşlarım alanlara çıktı. Az önce Ticaret Odası’nı, Sanayi Odası’nı ve yöneticilerini ziyaret ettik. Onlara da söyledim, bir belediye başkanımız bile yok. Ama biz, Kayseri’de toplantı yapıyoruz, çünkü Kayseri’yi önemsiyoruz. Kayseri, Anadolu’nun kalbi. Kayseri’den sadece bir milletvekili çıkarabiliyorsak, Kayseri’den hiç belediye başkanı çıkaramıyorsak sorun Kayserililerde değil, sorun bizde. Kayserilileri kucaklayacağız, daha fazla geleceğiz, daha fazla ilişki kuracağız, daha fazla kendimizi anlatacağız.
Halk, zam furyasıyla karşı karşıyayken çıkıp şunu söyledim: Önümüzde kara kış var. Her şeye zam geldi. Elektrikten doğalgaza, kömürden oduna, ekmekten gıda ürünlerine kadar her şeye. Bu millet nasıl geçinecek? İktidar sahiplerine çağrı yaptık, kara kış fonu kurun, bu milleti perişan etmeyin dedik. Dinlemediler. Ama siz, olağanüstü bir çaba gösterdiniz. Bulunduğunuz beldede bir çocuk yatağa aç giriyorsa şöyle düşüneceksiniz. Benim çocuğum yatağa aç girdiğinde ben hangi duyguyu hissediyorsam, bir çocuk yatağa aç girdiğinde de aynı duyguyu hissedeceğim. Benim belediye başkanlığı yaptığım yerde hiçbir çocuğun yatağa aç girmesini istemeyeceğim, bunu asla ve asla sağlamayacağım. Her çocuk yatağa tok girecek, anneler çocuklarını huzur içinde yatağa yatıracak. CHP’li her belediye başkanının temel görevi bu olmalıdır.
3 Kasım-17 Aralık tarihleri arasında 80.450 aileye nakdi yardım, 455.630 aileye gıda yardımı, 420.580 aileye ısınma yardımı, 210.420 öğrenciye eğitim ve kırtasiye yardımı, 290.850 aileye ulaşım yardımı yaptık. 2.562 ailenin elektrik faturasını ödedik. 12.144 ailenin su faturasını karşıladık. Bütün belediye başkanlarımız tarafından 1 milyon 472 bin 636 aileye kara kış fonundan yardım yapıldı. Bu yardımların toplamı 216 milyon 228 bin 320 TL. Biz, onların yapamadığını yaptık.
Önemli bir çalışma yapıyoruz. Bulunduğunuz bölgede huzuru ve toplumsal barışı sağlıyorsunuz. İktidar sahipleri duysun, belediye başkanlarımız bu yardımları yaparken A partili, B partili diye ayırmıyor, kimsenin etnik kimliğine, yaşam tarzına, inancına bakmıyor. Biz, onlar gibi değiliz, ayrımcı değiliz, toplumun tamamını kucaklıyoruz. Bütün karalamalara rağmen Ahi Evran’dan, Yunus Emre’den gelen yeni bir siyaset ve insan sevgisi anlayışını bu topraklarda yeşertmeye çalışıyoruz.
Eleştiriyoruz, ülkenin kötüye gittiğini de biliyoruz. Devletin kaynaklarının büyük bir kısmının bir avuç insana aktarıldığını biliyoruz. 84 milyon insan, bir avuç insan için çalışıyor, beşli çete için çalışıyor âdeta. 84 milyondan kesilen vergiler ve kaynaklar büyük ölçüde buraya gidiyor. TBMM’de AK Parti ve MHP milletvekillerinin oylarıyla 2022 bütçesi kabul edildi. Bu bütçe, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, yoksuldan alıp zengine kaynak aktaran bir bütçedir. Bu bütçe, 84 milyonun dar bir kesime kaynak aktardığı bir bütçedir.
Devlet, adaletle, bilgiyle, erdemle yönetilir. Dayatma kültürüyle bir devleti yönetemezsiniz, ama yönetmeye kalkıyorlar. Türkiye’yi bu hâle getirdiler. Türk lirasını erittiler. Bir taraftan, milliyetçiyiz diyorlar, bir taraftan da Türk lirasının değerini pula çeviriyorlar. Kayserililere, Türkiye’deki yaşayan bütün vatandaşlarıma ve özellikle de kendisini milliyetçi olarak tanımlayan milliyetçi, ülkücü kardeşlerime sesleniyorum: Milliyetçi arıyorsanız, gelin kardeşim, Cumhuriyet Halk Partisi’nin çatısı altındaki herkesin milliyetçi olduğunu göreceksiniz. Milliyetçilik, vatanseverliktir, bayrağını sevendir, parasını pul etmeyendir, egemen güçlerin karşısında diz çökmeyendir. Milliyetçilik kavramı sıradan bir kavram değildir. Hiç kimse unutmasın, altı okumuzdan birisi milliyetçiliktir. Parayı pul edeceksin, doları kontrol edemeyeceksin, eloğlundan aldığın dolarla, doların değerini nasıl düşürürüm diye piyasaya para salacaksın, borç üstüne borç alacaksın, egemen güçler talimat verecek, talimatı uygulayacaksın, sonra çıkıp milliyetçiyim diye gezeceksin. Olmaz, böyle milliyetçilik olmaz.
Döviz garantili ihaleler, Türkiye’nin soygun düzeni. Milliyetçiyim diyorsun, milli paramız ve bayrağımız diyorsun. İşi alan, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, işin yapıldığı yer, Türkiye Cumhuriyeti devleti, ihaleyi Türk lirasıyla yapmıyorsun, Amerikan dolarıyla veya Avrupa’nın avrosuyla yapıyorsun. Neden kardeşim? Güvence veriyorsun, garanti veriyorsun, yine Amerikan dolarıyla, Avrupa’nın avrosuyla. Bunlar yetmiyor, öyle bir soygun düzeni kurmuşlar ki değerli belediye başkanı arkadaşlarım, gerçekten de şeytanın aklına bile gelmez.
Merkez Bankası’nın faizi 100 puan düştü. Kim için bu düşen faiz? Merkez Bankası bankalara para verirken bir puan düşürüyor. Çiftçinin ve esnafın faizi, emeklilerin ve vatandaşların kredi kartı borcu hiç düşmüyor. Kim kazanıyor? Cebinde dolar tutanlar kazanıyor.
Yabancı bir banka düşünün, Merkez Bankası’ndan düşük faizle (%14) parayı çekiyor. Hazineye götürüyor, %22’yle veriyor. Taş atıp kolu bile yorulmuyor. Merkez Bankası’ndan %14’le alıyor, %22’yle devlete satıyor. Bunun adı, faiz düşüşü oluyor. Siz, bu milleti çocuk mu sanıyorsunuz? Bu millet gerçekleri bilmiyor mu sanıyorsunuz? Faizin düştüğü yok. Bunlar, egemen güçlere hizmet ediyor. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde böyle bir rezalet hiç görülmemiştir. Hiç ama. Türkiye’de tarihin en büyük kaynak transferleri, yani fakirden alıp zengine veren kaynak transferleri ilk kez yapılıyor. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bu kadar büyük kaynak transferi hiç olmamıştı, ilk kez yapıyorlar. Öyle bir hâldeler ki, düşük faizle parayı alan koşuyor dolar alıyor. Dolar alan da sürekli kazanıyor, garibanlar, vatandaşlar hep kaybediyor.
Borç aldılar. Yükselmesin diye dolara borçla müdahale ediyorlar. Borçla nereye kadar mücadele edeceksin? Bunun adı, organize kötülüktür. Şu anda saray hükümeti, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına organize kötülük yapıyor. Bunları bilmiyorlar mı? Elbette biliyorlar. Bunları söyleyen birisi yok mu? Elbette söyleyen birisi var. Ama kötülükten geri durmuyorlar.
Anadolu’da gerçek anlamda “Anadolu Kaplanları”nı yaratacağız. Anadolu’yu büyüteceğiz. Boşalttıkları Anadolu’nun içini sanayiyle, bilgili insanlarla, üretimle dolduracağız. İster Trabzon’da olsun, ister Kayseri'de, ister Hakkâri’de olsun, ister Çankırı’da veya Çorum’da, fabrikada üretilen mallar, demiryoluyla Mersin’e geldiği zaman bütün nakliye masraflarını karşılayacağız. Dolayısıyla fabrika illa deniz kenarında olmayacak. Çankırı’da üreteceksin, demiryoluyla getireceksin, hiçbir maliyetin olmayacak ve malını oradan ihraç edeceksin. Göreceksiniz, en kısa zamanda cari açık sorununu tamamen bitireceğiz. Kişi başına gelir, beş yıl içinde iki katına yükselecek.
Yeni, güzel, güçlü, bağımsız, kimsenin önünde diz çökmeyen, bilgi üreten, bölgesinde lider bir Türkiye inşa edeceğiz. Birlikte yapacağız.
Gücümüzü sizden alıyoruz, yeri geldiğinde sizi örnek gösteriyoruz. Uygulama diyorlar, belediye başkanlarımıza gidin bakın, bulundukları bölgedeki vatandaşlara sorun diyoruz. Aynısını Türkiye’de yapacağız. Asla umutsuzluğa kapılmayın. Türkiye, güzel ve güçlü bir ülke. Türkiye’de yaratıcı insanlar var. Gençler müthiş, o gençler de geliyor. Taşı sıksa, suyunu çıkaracak, bilgisiyle birikimiyle ülkeye önder olacak gençlerimiz var. Umudu büyütün. Umudu beraber büyüteceğiz. Bu nedenle diyoruz ki, “Geliyor gelmekte olan…” Kimse çekinmesin, hep beraber Türkiye’yi büyüteceğiz.”